Motor kapağı üzerindeki Defender logosunun yakın plan görünümü

DEFENDER HİKAYELERİ

Defender, sınırları zorlamak için yola çıktı. İşlevsel tasarımıyla geçmişin mirasını geleceğin vizyonuyla birleştiren Defender, her koşulda güçlü ve kararlı bir karakter sergiliyor. Dünyanın ilk başarılı sivil 4x4 aracı olarak her kıtada maceraya, çalışmaya ve yardıma alan açarak sadece yolları değil, hayatları da dönüştürdü.


Defender, sadece arazilerde değil, hayatın içinde de iz bıraktı. Kraliyet ailesinin seyahatlerinden, sinemanın unutulmaz sahnelerine kadar pek çok önemli anın parçası oldu.


Bu güçlü hikaye, vizyoner iki kardeşin eseri. Spencer Wilks, Rover Company'nin genel müdürü olarak büyük resmi çizerken, kardeşi Maurice, mühendislikteki öncü yaklaşımıyla geleceğe yön verdi. Defender’ın doğuşu, işte bu iki isimle şekillendi.

Yeni ve Eski Defender açık havada karşı karşıya

Defender’ın hikayesi, Galler’in Anglesey Adası’ndaki Red Wharf Körfezi’nde başlıyor. Maurice Wilks, bir gün otomotiv tarihinin en ikonik araçlarından birine dönüşecek ilk taslağı kumlara çiziyor.


Aradan yalnızca bir yıl geçiyor ve 1948’de Land Rover dünyaya tanıtılıyor. Hafif alüminyum panelleri, kısa çıkıntıları ve seçilebilir dört çeker sistemiyle, her koşula uyum sağlayacak şekilde tasarlanan bu araç, endüstriyel tasarımın güçlü bir simgesi haline geliyor.


İlk modellerde şanzıman üzerindeki kırmızı ve sarı topuzlu kollarla iki ve dört çeker arasında geçiş yapılabiliyordu. Son derece yalın ama işlevsel olan bu sistem, günümüzde Defender’ın gelişmiş Terrain Response teknolojisinin temellerini atıyordu.


Wilks’in vizyonuyla doğan Land Rover, kısa sürede dünya çapında satışa sunuldu. Çok geçmeden İngiliz Kraliyet Ailesi’nin de tercihi oldu. 1953’te Kraliçe II. Elizabeth ve Edinburgh Dükü Prens Philip, İngiliz Milletler Topluluğu Turu’nda kalabalığı selamlamak için özel tasarlanan arka platforma sahip ilk State Review Land Rover’ı kullandı.


Kraliçe II. Elizabeth, hayatı boyunca sık sık kraliyet arazilerinde Defender direksiyonunda görüldü. Bugün de Kraliyet Ailesi’nin hizmetinde olan Defender, tasarımı ve karakteriyle zamanın ötesine geçen bir ikon olmayı sürdürüyor.

Defender Eski Model
Kraliçe II. Elizabeth taç giyme törenine özel seri

Defender, yalnızca zorlu arazilerin üstesinden gelmekle kalmadı; aynı zamanda yeni nesil maceraperestlere ilham verdi. Dünyanın dört bir yanındaki keşiflere yön verdi, cesaret ve merakla yola çıkanların vazgeçilmez yol arkadaşı oldu.


1955-1956 yıllarında Oxford ve Cambridge’ten altı öğrencinin Londra’dan Singapur’a uzanan 18.000 millik yolculuğu, bu ilhamın en güçlü örneklerinden biriydi. Uzak Doğu Keşif Gezisi, manşetlere taşındı ve Defender’ın efsaneleşmesinde önemli bir dönüm noktası oldu.


Benzer bir tutkuyla yola çıkan George ve Jinx Rodger çifti, Station Wagon modelleriyle Afrika kıtasında 10.000 mil yol kat etti. Yedi yıl süren bu yolculukta yok olmakta olan kabileleri ve yaban hayatını kayıt altına aldılar. Kanadalı biyolog Bristol Foster ve sanatçı Robert Bateman ise dünya turuna çıkıp 40.000 mil boyunca Defender ile yol aldılar.


Bu ve benzeri yolculuklar, zamanla eğlence amaçlı off-road kültürünün temelini oluşturdu. 4x4 dünyasının zirvesi sayılan Camel Trophy gibi organizasyonlar, dayanıklılığın ve çok yönlülüğün sembolü haline gelen Defender’ın gelişimine katkı sağladı.


Defender, bu ruhu tüm dünyaya taşıyarak bir fenomene dönüştü. Bugün de macera, off-road sürüş ve insani yardım kavramlarını bir araya getiren eşsiz bir ikon olarak yoluna devam ediyor.


Onu farklı kılan şey, değişmeyen özüdür: Her koşula uyum sağlayan bir tasarım. Yıllar içinde daha da gelişti; daha uzun aks aralığı kullanım alanını genişletti, Pick-up ve Station Wagon gibi gövde seçenekleri eklendi. Station Wagon ile sunulan ünlü Alpine pencereler yalnızca kabini daha aydınlık kılmakla kalmadı, dağ yollarında görüşü de artırdı.


Motorları giderek daha güçlü ve verimli hale gelirken Defender, her dönem işlevselliği önceliklendirdi. İlk konfor paketleri yalnızca temel tavan ve kapı kaplamalarından oluşsa da, yalın ve zamansız detaylarıyla yıllara meydan okumayı sürdürdü.

Defender çölde park halinde

Defender, ilk on yılında üretiminin %70’ini 150 ülkeye ihraç ederek küresel bir başarıya imza attı. O döneme kadar hiçbir araç, dünya üzerinde böylesine geniş bir iz bırakmamıştı. Hatta pek çok kişi için gördükleri ilk araç bir Land Rover oldu.


Askeri teslimatların katkısıyla küresel satışlar daha da arttı. Bu güçlü miras, ileride tüm modellere verilecek olan “Defender” ismine ilham kaynağı oldu. Sivil modeller ise yalnızca günlük kullanım için değil; arıza kamyonu, ambulans ya da hidrolik platform gibi farklı görevler için de tercih edildi.


Defender, motor sporlarında da kendine sağlam bir yer edindi. Bowler ekibi tarafından yarışa uygun hale getirilen modeller, rallilerde dayanıklılıklarını ve performanslarını kanıtladı.


1958’de tanıtılan Series II ile birlikte tasarımda önemli bir dönüm noktası yaşandı. Bugünkü Defender modellerinde de varlığını sürdüren yan gövde çizgisi bu dönemde araca kazandırıldı. Dayanıklılığı ve işlevselliğiyle öne çıkan model, zamanla daha çok ilgi gören ikonik bir karaktere dönüştü.

Showroomda Defender Classic Edition Modelleri

Defender’ın eşsiz karakteri, onu zamanla dünyanın en dikkat çekici noktalarına taşıdı. 1960’lı yıllarda Marilyn Monroe, Steve McQueen ve Paul McCartney gibi ikonlar, Wilks kardeşlerin rakipsiz tasarımıyla poz vererek bu mirası ölümsüzleştirdi.


Modern konfor detayları ise ilk kez 1971’de tanıtılan Series III ile hayat buldu. Dolgulu ön panel, direksiyon arkasına taşınan gösterge grubu ve gelişmiş iç tasarım bu dönemde araca eklendi. Hem yolda hem de arazide daha güçlü bir deneyim arayanlar için V8 motor seçeneği de yine bu yıllarda sunuldu.


1982’de sahneye çıkan County, Defender’ın yalnızca güçlü değil; aynı zamanda karakter sahibi bir araç olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yeni renk seçenekleri, dış kaplamalar ve kumaş döşemeli koltuklarıyla farklı bir çizgi yarattı.


Bir yıl sonra tanıtılan Ninety ve One Ten modelleri, klasik Defender üretiminin sonuna kadar devam edecek ön tasarımıyla öne çıktı. Turbo dizel motor, yenilenen iç mekan ve yeni helisel yaylı süspansiyon sistemi bu modellerle birlikte sunuldu; böylece sürüş konforu bambaşka bir seviyeye taşındı.


1990 yılına gelindiğinde “Defender” ismi resmi olarak kullanılmaya başlandı. Bu isim, dünya genelindeki kullanıcıların ortak görüşünü tek bir kelimede özetliyordu: sağlam, dayanıklı ve her koşula hazır. İlk günden beri olduğu gibi, Defender bugün de arazide üstün performans için tasarlanmaya devam ediyor.

Defender off-road, kapalı/fırtınalı hava

Bugünün Defender’ı, köklerinden aldığı gücü modern dünyaya taşıyor. Baştan sona yeniden tasarlanan bu ikon, hem şehirde hem de doğada üstün yetenekleriyle fark yaratıyor. Şimdiye kadarki en güçlü ve en yetenekli Defender olan bu model, engel tanımadan yol alıyor.


90, 110 ve 130 gövde seçenekleriyle sunulan Defender, sekiz kişiye kadar oturma kapasitesiyle farklı ihtiyaçlara uyum sağlıyor. Kuzey Kutbu’ndan çöle kadar dünyanın en zorlu coğrafyalarında test edilen araç, gövde yapısıyla 4x4 rakiplerine kıyasla üç kat daha sağlam. Dayanıklılığı kadar sorumluluğuyla da öne çıkan Defender, modern tasarımın bir parçası olarak 110 Plug-in Hybrid seçeneğiyle performansından ödün vermeden sürdürülebilir bir sürüş deneyimi sunuyor.


Karizmatik ve cesur doğasıyla Defender, Uluslararası Kızılay Federasyonu ve Tusk Trust gibi kuruluşlarla iş birliği yaparak küresel yardım çalışmalarına destek veriyor. Lego versiyonuyla geleceğin kaşiflerine ilham olurken, beyaz perdede de iz bırakıyor. James Bond serisinin SPECTRE filminde Alp Dağları’nda boy gösteren Defender 110 SVX Double Cab modeli, serinin ikonik araçları arasına katıldı. Ancak asıl sınav, “No Time to Die” filminde verildi. Zorlu arazilerde, profesyonel oyuncuların yer aldığı kovalamaca sahneleri, Defender’ın sınır tanımayan gücünü gözler önüne serdi.


Bugün kendi başına bir simgeye dönüşen Defender, 1948’den bu yana olduğu gibi özgürlüğün ve keşfin sembolü olmaya devam ediyor.

KEŞFETMEYE DEVAM EDİN

öz güvenli kadınları destekliyoruz

İMKANSIZI BAŞARAN KADINLAR

Defender ile her gün sınırları zorlayan cesur kadınları kutluyoruz.

DEFENDER MODELLERİNİ KEŞFEDİN

Araç, çölde park halinde

DEFENDER 130

Defender 130, hem dayanıklılığı hem de geniş iç mekanıyla her maceraya hazır.
Yeşillik alanda park halindeki aracın yandan görünümü

DEFENDER 110

Defender 110 'un her koşulda üstün performans sergileyen güçlü yapısı ve çok yönlü tasarımını keşfedin.
Park halindeki aracın yandan görünümü

DEFENDER 90 HARD TOP

Defender'ın en saf hali.